Kilimli siyasetinde son günlerde yaşananlar, aslında Türkiye siyasetinin küçük bir özeti gibi…
Bir aday düşünün: Seçim kaybedince öfkesini yönetemeyen, partisiyle kavga eden, kendisini eleştiren herkese saldıran…
Ve sonunda umudunu kaybettiği partisinden kaçıp soluğu başka kapılarda alan.
Mesut Şalvarcıoğlu tam olarak böyle bir savruluşun içinde.
İYİ Parti’den aday olup seçim kaybettikten sonra yaşadığı siyasi çöküş, onu dengeli bir siyaset anlayışından tamamen uzaklaştırmış görünüyor. Henüz hezimetin tozu bile düşmeden, sağa sola saldırarak, partisine meydan okuyarak ve siyasi nezaketi ayaklar altına alarak kendisini iyice köşeye sıkıştırdı. Öyle ki, İYİ Parti’nin kendi içinde bile “yol ayrımı”ndan söz edilmeye başlandı.
Bu yol ayrımının sonunda Şalvarcıoğlu’nun rotası açıkça ortaya çıktı: AKP’nin kapısı.
AKP’ye Yakınlaşma: Gizli Saklı Değil, Açık Açık…
Kilimli kulisleri aylardır konuşuyor:
Şalvarcıoğlu’nun Galip Toptan ile başlattığı yakın temaslar, neredeyse siyasi bir “sadakat sunumu” hâline geldi.
Fotoğraflar, yemekler, masalar…
Öyle ki, artık bu buluşmalar sıradan bir tanışıklığın ötesine geçmiş, siyasi bir yatırımın görüntüsüne dönüşmüş durumda.
Köksal Toptan’a ulaşmak için kardeş Galip Toptan üzerinden yürütülen “randevu diplomasisi” ise, Şalvarcıoğlu’nun siyaset anlayışındaki büyük dönüşümü çıplak şekilde ortaya koyuyor.
Bir dönem İYİ Parti saflarında kendisini “muhalif figür” olarak lanse eden Şalvarcıoğlu’nun bugün AKP içinde kendine alan açmaya çalışması, sadece siyasi duruş değil, kişisel tutarlılık açısından da ciddi bir soru işareti yaratıyor.
Kamil Altun’un Kuyu Kazanı
İşin daha çarpıcı tarafı, bu yakınlaşmanın tek amacı olduğu kulislerde yüksek sesle konuşuluyor:
Kamil Altun’u yeniden aday yaptırmamak.
Siyasi rekabet olur, sorun değil.
Ancak bunun için bir partinin içine girip başka bir adayın ayağını kaydırmaya çalışmak…
Bir siyasetçinin değil, ancak bir siyasi “fırsatçının” yöntemi olabilir.
Şalvarcıoğlu’nun hedefi net:
Altun’u devre dışı bırakıp AKP’den kendisine adaylık yolu açmak.
Bu girişim öyle pervasız ki, daha seçim takvimi ortada yokken bile kulislerde “Şalvarcıoğlu kuyuyu çoktan kazmaya başladı” deniyor.
Rakı Sofralarında Adaylık Provasi
Rakipleriyle aleni kavga eden, kendi partisiyle çatışan, bir yandan da AKP’ye göz kırpan Şalvarcıoğlu’nun Galip Toptan ile rakı sofralarında verdiği samimi pozları da Kilimli’de artık alay konusu olmuş durumda.
Halkın dilindeki soru şu:
“AKP’den adaylık isteyen bir ismin rakı masası pozları hangi siyaset mantığına sığıyor?”
Tutarlılık mı?
Siyasi etik mi?
Yoksa fırsatçılık mı?
Cevabı kamuoyuna bırakıyorum.
Sonuç:
Bu tabloya bakınca ortada bir siyasetçinin kararlı yürüyüşü değil, tam tersine savrulan bir siyasi kariyer görüyoruz.
Bugün İYİ Parti’den umudu kesen Mesut Şalvarcıoğlu’nun AKP’ye yanaşması, siyasetin olağan akışı içinde değerlendirilebilir.
Ancak yöntemi, tarzı, tutarsızlığı ve hırsının kontrolsüzlüğü, onu Kilimli siyaseti içinde “güvenilmez” bir figüre dönüştürüyor.
Kilimli’de konuşulan tek cümle aslında her şeyi özetliyor:
“Mesut Şalvarcıoğlu siyaset yapmıyor, sadece yer kapmaya çalışıyor.”
KÖŞE YAZARLARI
Az önceGENEL
1 gün önceSİYASET
1 gün önceGENEL
3 gün önceSİYASET
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önce